1/10/2012

Yağmur Yağıyor ve Bir Sürü Şey Oluyor

Can Bonomo dinliyorum. Çok sevindim Eurovision haberine. Yağmur yağıyor. Arada neler oldu? Bu soyadı meselesinin sistemin çarpıklığını, nasıl işlediğini gösteren bir parçası olduğunu, bazen dünya kurtulmasa da, ölümler kadar ağır olmasa da, günlük hayatta diş sıktırtan, sinir bozan yanının ne kadar önemli olabileceğini anlatmakla geçti günler. Rahatlayamadım ama konuştum. Biri diyorsa ki bunu değil de şunu yap -- bu demek oluyor ki uğraşma, otur oturduğun yerde. Bu sana daha uygun diyen bilge kişiler, neden bunu yaparlar? Bir sonraki adıma giden bu yolculuk neden değerli görülmez? Neyse ki inancım sağlam. Zaten öyle. Kendine inan ve yürü. O kadar. Anlaşılmayı bekleme. Dünyanın bir ucundan bir iki geri dönüş paylaş. Tamam işte. O da mı yok? O zaman işte, yaptım de. Daha da yapacağım de. Devam et. Yağmur yağıyor ve akıp gitmiyor. Böyle kızgın bir demir sokup içinde dağlayıp döndürüp çevirip öylece atmak istiyorlar. Hikayeler minik detaylarda da gizli. Duyarsız kaldığımız, algılayamadığımız cinayet haberleri... Tamam da, ben uyandığım an başlıyor bu hayat ve sağdan soldan öyle bir vuruyor ki. Bir vuruş da bu damgalı soyadı hikayesi. Bunu korumaya çalışan düzen. Tüm o düzenin bir göstergesi. Bazen bir kalkmış parçayı tutup şöyle bir taşımaya kalkınca altından öyle çok şey çıkıyor ki... Yalnız hissettiğim bir gün daha. İnsanlar varken tabii.

İzleyiciler