12/06/2011

Çatışma

Belgeseli ya da filmi izlenebilir kılan çatışmalar olabiliyor çoğu zaman. O zaman bir ailenin çocuğuna uyguladığı "kocanın soyadını tabii ki kullanacaksın" baskısını göstermek ya da bir erkeğin kadına yaptığı "kullan" dayatmasını göstermek filmi kuvvetlendirir mi? Yoksa yeniden mi üretir görmek istemediğimiz o halleri? Yeniden üretmeden çatışmaya yer vermenin zekice bir yolu olmalı.

Irkçılıkla ilgili bir film yaparken ırkçı bir kişiye yer vermek filmi güçlü kılarmış. Her şey ne hoş, insanları da ne kadar hepsini ayrı ayrı seviyorum, diyen birini göstermektense... O zaman bu filmin gücü de karşı duranlarla mı belirlenecek?

Kadınları çekerek başladım bu filme. Sonra danışmanım erkekleri de çek, önerisinde bulundu. Daha önce, "ay evet, değil mi?" diye onaylaştığımız diyaloglar yerini "ama niye öyle diyorsunuz" gibi cümlelere bıraktı.

Ve ben, konuştuğum her kişi ile dönüşüyorum. Onları da dönüştürüyorum. Akıllarına minik tohumcuklar düşürüyorum. Acaba mı, diyorlar. Kimisi, işin mi yok, git şunu çek, deyip küçümsüyor. Her aldığım cevap daha büyük bir dalgalanma yaratıyor. Öyle ya da böyle, yeterince düşünülmemiş ve değiştirmek için az şey yaptığımız bu konu da -diğerleri gibi- büyüyecek.

Kadının hukukta yer alan karşılığı bu olmamalı. Toplumsal hayat... Günlük deneyimlerimizde, alışkanlıklarımızda da olmasın. Kızlık kelimesi gitsin. Aile adı diye bir kavram gelsin. Bana "eşitlik istemeyin, adalet isteyin" diyen milletvekili bundan sonra beni temsil etmesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler