12/05/2011

Daha Belgesel Bitmeden

Görüşmelerimi hızlandırabilmek için, bir çok kişiyi dahil edebilmek için bazı gruplara mail atıyorum. Gelen cevaplar beni sevindiriyor ama ürkütüyor da. Sanki bitmiş filmden çok dertleşmelere dalıyorum. Sanki filmi yapmak yerine konuşup rahatlıyorum. Sanki konu güzel ve ben konuştukça, yazıştıkça filmi yapamayacağım. Sanki yapacağım da şu an konuştuklarımız kadar heyecan verici olmayacak. Bir korku başladı. İnanan ve heyecanla filmi bekleyen canlarım oldu. Hayal kırıklığı yaşamaktan çok korkuyorum. Hakkını verememekten. Görüşme yaptığım kişilerle görüşme yapmamı tavsiye edenler oluyor. Yaptım onlarla, konuştum diyorum. Bu beni çok mutlu ediyor. Demek ki doğru yoldayım. Demek ki ilerlemişim. Bahsedilen güzel isimlerle ben konuşalı çok olmuş. Belki tekrar görüşmek, ikinci görüşmeleri yapmak iyi gelir. Çok heyecanlıyım. İçim içime sığmıyor. Konuştuklarımızın üretime dönüşmesi... Paylaşılması... Yayılması... Etkisinin olması... Başka bir film izlersem; bu, yani filmim için bir şey yapmadığım her dakika ihanet gibi geliyor. Konudan ve hukuki evrelerinden ve bu konuda dertlerinin peşinden koşan-koşamayan kadınlardan haberdar olmak, feminist olduğunu söyleyen erkeklerle tanışmak... Bayrak görüntüleri, çektiğim kuşlar, geçen haftasonumu geçirdiğim Beşiktaş Belediyesi Evlendirme Dairesi... Bugün Sırma aradı. Bir kanalda konuşacakmış yine bu konu hakkında. Kaçırdım. Sonra Green Card filmini izledim. İçinde soyadı ile ilgili bir sahne vardı. Kullanmak için not aldım. Her gün yeni bir şey oluyor. Her gün bu konuyu konuşan sıkıcı bir kadına dönüşmek üzereyim. Bir mail geldiğinde, benzer-benzer olmayan bir hikaye dinlediğimde gözlerimin içi parlıyor. Böyle bir dünyada yaşamayı reddediyorum deyip intihar edenlere inat dünyamızı daha güzel bir yer yapabilmek için çalışıyorum. Fazla Polyanna oldum yine. En iyisi gidip yatmak... Umarım rüyama ilham verici bir şey girer :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler