Dün bu filmi izlemeye gittim. Filmi yaparken ya da izlerken istediğim iki şey var:
1- Duygulandırması
2- Bilgilendirmesi
İkisini de yapmış bu film. Teşekkür ederek -içimden- ayrıldım oradan. Sonra şu haberle karşılaşmak beni çok üzdü ve güçlendirdi de:
“Çocukluğumdan beri kadınların yaşadığı zorluklara, ‘namus meselesi’ bahanesiyle şiddet görmelerine, öldürülmelerine tanık oluyorum. Bu kadınların hikayeleri beni hep incitmiştir. Memleketim Varto’da bir anne-kız, ailenin babası tarafından ‘namus’ gerekçesiyle öldürüldü. Başka bir genç kız da sevdiği gençle sohbet ettiği için ilçeden gönderildi ve 20 sene geçmesine rağmen memleketine dönemedi. İstanbul’da çocukluk arkadaşım, koca şiddetine dayanamadığı için, iki küçük çocuğuyla genç yaşında kendisini trenin altına atarak intihar etti. Bütün bunlar beni çok yaraladı, travma etkisi yarattı. Namus uğruna küçücük bir sebepten kadınlar öldürülüyorken, bazı erkeklerin fuhuş sektörünü geliştirmeleri, çapkınlıklarını ballandırarak anlatmaları, kendilerine sonsuz özgür kıldıkları bir dünyayı kadına dar etmeleri ‘Bedensiz Ruhlar’ı çekmeye karar vermeme neden oldu. Kadına yapılan haksızlığa dikkat çekerek toplumsal sorumluluğumu yerine getirmek istedim” diyor.
Ekinci, belgesel çektiği ve bir-iki basın organında ‘seks işçisi’ tabiri kullanılarak haber olduğu için, Milli Eğitim tarafından soruşturmaya uğradı. Kendisine “Öğretmen ve seks işçisi kelimelerinin yan yana gelmesi uygun düşmez” denilerek ifadesinin alındığını söyleyen Sabite öğretmen, “Belgeseli çekerken öğretmenlik işimi aksatmadım. Tebrik beklerken böyle bir tavırla karşılaşmak beni üzdü. Yine de kendimi güçlü hissediyorum.
Ekinci, belgeselin sona ermesiyle birlikte evliliğinin de sona erdiğini anlatıyor: “Bu projede çalışıyor olmak evliliğimi sarstı. Tabii başka problemlerimiz de vardı ancak eşim doğrudan beni suçlamasa da böyle bir konuyu seçmemden rahatsız oldu. Zaten yaşadığım toplumda, üzerinde çalıştığım konu çok kaliteli bulunmuyordu. Sosyal içerikli başka bir konu olsa belki prestij kazandırabilirdi. Çevremden, ‘Başka konu bulamadın mı’ diye uyarılar aldım. ‘Sen bir annesin, bir öğretmensin, neyine yetmiyor’ gibi sorularla karşılaştım. Bunun yanında ‘Çok cesursun, bravo’ diyenler de oldu ama yaptığımi ne cesurca bir tavır, ne de prestij kaybı olarak gördüm.”
http://www.hurriyet.com.tr/cumartesi/19328835.asp
Kadının evlendikten ve boşandıktan sonra değişen soyadı ile ilgili "Yok Anasının Soyadı / Mrs. His Name" adlı belgeselin içeriğine ve yapım sürecine dair..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blog Arşivi
-
▼
2011
(36)
-
▼
Aralık
(34)
- Yarın KADAV'ın Yeni Yıl Partisindeyim; Yeni Görüşm...
- Önce Karakteri Tanımak
- Kameramdan Ayrıldım
- Zorluklar
- Kedi ve Getirdikleri
- Nasıl Bir Dil?
- 80'lerdeki İlk Feministler İçindeki Soyadı Hareketi
- Kurban da Değil; Kahraman da...
- Bana Kek Yapmak İsteyen Ankaralı Kadın
- CANAN'ın Açıklaması
- Haberler
- Kaderci Değil Mücadeleci Olmak
- "Çocuğumu Resmi Bir Şekilde Benden Ayıran Bu Durum"
- "Soyadı Alyansı" - Ayşegül Yaraman
- Baba Soyadı Zorunluluğuna İptal
- Belgesel Önerileri
- Sezgiler
- Kavga Libidodur
- İnsan Hakları Üzerinden Konuya Bakabilmek
- "Bianet" ve "Zaten Meselenin Sadece Kadının Soyadı...
- Erkeğin Soyadının Kadına Aktarılmasıyla Meşru Kılı...
- Hikayeler Birikirken...
- Kitap - Yıldız Abik - "Kadının Soyadı ve Buna Bağl...
- Mutluyum!
- Sabite Kaya - Bedensiz Ruhlar
- Canım Kitabımdan...
- "Yürekli"
- -Meli,-Malı ve Batırdığım İğneler
- Ses Ses Ses
- Çatışma
- Evlendirme Dairesi
- Daha Belgesel Bitmeden
- Tanımadığım Kadınlardan Aldığım Mesajlar
- Belgeselim Büyüyor
-
▼
Aralık
(34)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder